İçeriğe geç

Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı kime hediye etti ?

Ekonomistin Girişi

Kaynakların sınırlılığı konusu, ekonomi biliminin temel taşlarından biridir. Çünkü hiçbir toplum, sınırsız kaynaklara sahip değildir; zaman, emek, sermaye ve doğal kaynaklar her zaman kısıtlıdır. Bu bağlamda bireylerin ve toplulukların verdikleri kararlar, kaynakların nasıl dağıtılacağını ve kullanılacağını belirler. İşte bu çerçeveden bakıldığında, Mehmet Âkif Ersoy’un İstiklâl Marşını “kime hediye ettiği” meselesi — metaforik anlamda da olsa — bir tercih, bir kaynak tahsisi ve bir sosyal yatırım kararıdır. Bu yazıda, marşın kime ve ne amaçla verildiğini tarihsel gerçeklerle birlikte ele alacak, ekonomik perspektiften “hediye” kavramını bireysel kararlar, piyasa dinamikleri ve toplumsal refah üçgeninde inceleyeceğiz.

“Hediye” Kavramı ve Ekonomi Perspektifi

Ekonomide “hediye” kavramı, klasik arz‑talep modeli içinde nadiren doğrudan yer alır. Ancak hediye, bir kaynak aktarımıdır: bir ekonomik aktör belirli bir mal ya da değeri karşılıksız ya da sembolik bir karşılıkla başka bir aktöre verir. Bu durumda kaynak, alternatif kullanımlarından vazgeçilerek aktarılır. Dolayısıyla hediye eden taraf açısından bir fırsat maliyeti oluşur: kaynağı başka bir şekilde kullanma imkânı vardı ama hediye edilmiş. Hediye alan taraf açısından ise bu bir kazançtır; çünkü karşılıksız ya da düşük karşılıkla değer elde edilmiştir. Toplumsal düzlemde hediye, “kamusal mal” ya da “pozitif dışsallık” biçiminde değerlendirilebilir: bir bireyin ya da grubun tercihi, topluma yayılabilecek değerler yaratır.

Bu bağlamda Mehmet Âkif Ersoy’un marşı hediye etmesi bir bireysel karar olmasına rağmen toplumsal bir yatırım haline gelmiştir. Çünkü marşın hedef kitlesi yalnızca birey değildi: o, tüm millet idi. Böyle bakıldığında “kime hediye edildi?” sorusu, ekonomik anlamda “kim bu kaynak aktöründen kazanç sağladı?” sorusuna dönüşür.

Marşın Hediyesinin Hedefi: “Kahraman Ordumuza”

Tarihî kayıtlara göre, İstiklâl Marşı’nın ilk el yazmasında yer alan ithaf şöyledir: “Kahraman Ordumuza”. [1] Bu ifade, marşın doğrudan hedef kitlesinin o dönemde vatanı savunan asker‑milis birlikleri olduğunu gösterir. Yani Mehmet Âkif, bu şiiri yalnızca bir eser olarak değil, bir moral kaynağı, bir motivasyon aracısı olarak oluşturmuştur. Bu durum, ekonomi açısından şu şekilde okunabilir: marş, bir kamu iyiliği yaratma girişimi olarak düşünülmeli. Ordunun moralini yüksek tutmak, cephede verimliliği artırmak, kaynakların (insan gücü, zaman, silah) etkin kullanımına katkı sağlamak gibi oyun değiştiren bir etkiye sahiptir.

Bir ekonomist için bu, “marş üretimi” gibi benzer bir kamu yatırımının uzun vadeli toplumsal getirilerini düşünmek anlamına gelir: daha güçlü ve motive bir ordu → güvenliği artan toplum → belirsizliklerin azalması → yatırım ve üretim ortamında iyileşme → toplumsal refah kazanımı.

Piyasa Dinamikleri ve Alternatif Kullanım ­– Marşın Seçimi

Piyasada her kaynak gibi marş yazımı da bir seçim süreci içeriyordu: 724 civarında şiir yarışmaya katılmıştı. [1] Mehmet Âkif başlangıçta para ödüllü yarışmaya katılmayı reddettiğini belirtmiştir; “ödülü kabul etmeyeceğini” şart koşarak eserini sunmuştur. [2] Bu tercihi, sanatçının kaynak–ödül ilişkisini kendi değerleriyle yeniden tanımladığı anlamına gelir: ekonomik olarak kabul edilecek ödülü reddederek marşın toplumsal anlamına yatırım yapmıştır.

Burada ekonomide önemli bir kavram devreye girer: fırsat maliyeti. Mehmet Âkif, ödül parasını alabilirdi; ancak bunu reddetti ve kaynak (zamanı, yeteneği) başka bir karşılıkla topluma hediyeyi yönlendirdi. Bu da bir tür kamu yatırımına dönüşmüş oldu. Piyasa dinamikleri bağlamında bir şiir yarışması, geleneksel arz‑talep mekanizması içinde sanatçının kararlarını etkileyen unsurları sunar: ödül miktarı, prestij, katkı sağlayacağı hedef kitle gibi. Mehmet Âkif burada toplumsal refah hedefini tercih etmiş ve piyasa‑ödül önerisini geri çevirmiştir.

Bireysel Karar, Toplumsal Refah ve Geri Dönüşüm

Bireysel düzeyde Mehmet Âkif’in kararı, marşı yazıp ordumuza “hediye etmek” şeklinde gerçekleşti. Bu karar, toplumsal düzeyde büyük bir etki yarattı: marş kabul edildi, bir millet simgesi haline geldi ve kamusal değer kazandı. Marşın kamusal mal niteliği, onun bir bireyin özel kazancını aşarak toplumun yararına dönüştüğünü gösterir. [3]

Ekonomi açısından şöyle diyebiliriz: bu durumda marş bir “pozitif dışsallık” üretiyor. Ordunun moralinin artması yalnızca onun kazancı değil, toplumun güvenliği ve üretkenliği açısından kazançtır. Bu da toplumsal refah düzeyinin yükselmesine katkı sağlar. Yani “hediye”, bireysel bir davranış olmasına rağmen çok yönlü ekonomik etkilere sahiptir.

Ayrıca marşın kamusal mal haline gelmesiyle “çoğaltılabilirliği” artmıştır: birçok dilde çevrilmiş, resmi okullarda okutulmuş, milli sembol olarak benimsenmiştir. [4] Bu, sermayenin (burada kültürel sermaye) bir kez yaratıldıktan sonra topluma yayılabileceğini gösterir.

Geleceğe Dönük Ekonomik Senaryolar

Bu tür bir kaynak hediyesi, bugün ve yarın için birçok ekonomik senaryoyu akla getirir. Örneğin:

– Eğer bir toplum, kültürel sermayesini artırma yönünde yatırımlar yaparsa — tıpkı Mehmet Âkif’in marşla yaptığı gibi — bu uzun vadede toplumsal dayanışma, markalaşma ve kolektif kimlik açısından getiriler sağlar. Bu da ekonomik istikrar ve büyüme için olumlu ortam yaratır.

– Eğer kültürel kaynaklar ya da semboller yalnızca piyasa odaklı yaklaşımla değerlendirilirse (örneğin ödül‑ödül‑ödül mekanizması), toplumsal fayda düzeyi düşebilir. Mehmet Âkif’in ödül reddi bu riski önlemiş görünüyor.

– Bugün bir ülke, kamu malı sayılabilecek kültürel ürünlere yatırım yapma ya da yaratma yönünde karar verirken, fırsat maliyetini, alternatif kullanımları ve uzun vadeli toplumsal getirileri hesaba katmalıdır.

Örneğin dijital çağda bir millet marşını, müziğini, dilini, kültürel ifadesini dijital olarak ticarileştirebilir veya kamuya açık kaynak haline getirebilir. Karar burada: ticarileştirme seçeneği (kısa vadede gelir getirir) ya da kamuya açık hale getirme (uzun vadede toplumsal sermaye yaratır). Mehmet Âkif’in tercihleri bu ikinci yolu temsil eder.

Sonuç

Özetle, Mehmet Âkif Ersoy’un İstiklâl Marşı’nı ordumuza hediye etmesi, yalnızca bir edebi jest değil; ekonomik açıdan bakıldığında bir kaynak aktarımdır, bir yatırım kararidir ve uzun vadeli toplumsal refah yaratma mekanizmasıdır. Kaynaklar kısıtlıdır, kararlar etkileri vardır ve toplumsal sonuçlar uzun vadede ortaya çıkar. Marşın bireysel bir tercih ile kamusal mal olma yolculuğu, ekonomi biliminin arz‑talep, fırsat maliyeti, dışsallık gibi kavramlarını somut bir tarihsel olguyla birleştirir. Geleceğe bakarken kültürel sermayeye yapılacak yatırımların maddi sermaye kadar önemli olduğunu, alternatif kullanım biçimlerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini hatırlamak gerekir.

Sources:

[1]: https://en.wikipedia.org/wiki/%C4%B0stiklalMar%C5%9F%C4%B1?utmsource=chatgpt.com “İstiklal Marşı”

[2]: https://tercihrehberin.com/mehmet-akif-ersoy-istiklal-marsini-neden-yazmistir/?utm_source=chatgpt.com “Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı’nı Neden Yazmıştır?”

[3]: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1802282?utm_source=chatgpt.com “MEHMET ÂKİF ERSOY VE İSTİKLAL MARŞI – DergiPark”

[4]: https://dergice.com/milli-sairimiz-mehmet-akif-ersoy-ve-istiklal-marsi/?utm_source=chatgpt.com “Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap