“Karides İyi mi?” Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Merceğinden Bir Sohbet Hadi bugün sofrayı biraz daha büyütelim. Karidesi yalnızca “lezzetli mi, değil mi?” diye tartışmak yerine; emeği, gezegeni, kültürleri ve bedenlerimizi birlikte düşünelim. Bu yazı, duyarlı bir merakla okuru tartışmaya davet ediyor: Karidesi sevmek ya da sevmemek bir damak tercihi mi, yoksa daha geniş bir adalet hikâyesinin küçük bir parçası mı? Sandalyenizi çekin; nezaketin, çeşitliliğin ve iyi bir sohbetin olduğu bir masa kuruyoruz. Karidesi Yalnızca “Tat” Olarak Görmemek “Karides iyi mi?” sorusu, göze ve damağa hitap eden bir “gurmeseverlik” meselesi gibi görünse de; üretim zinciri, çevresel etki, işçi hakları,…
8 YorumEtiket: bir
Hüzünlenmek Ne Demek? Felsefi Bir Bakış Hüzün, insanın ruhunda bir iz bırakan, duygusal bir haldir. Her bir insanın içsel dünyasında farklı tonlarda yankı bulan bu duygu, hem evrensel hem de son derece kişisel bir deneyimdir. Hüzünlenmek, sadece bir duygu durumunu ifade etmekle kalmaz; aynı zamanda insanın varoluşsal sorularına, yaşamın anlamına dair düşüncelerine de kapı aralar. Peki, hüzünlenmek ne demektir? Bir kavram olarak hüzün, sadece bir kelime midir, yoksa daha derin bir anlam taşıyan varoluşsal bir durum mudur? Bu soruyu ele alırken, etik, epistemoloji ve ontoloji gibi felsefi disiplinler üzerinden hareket etmek, hüzünlenmenin yalnızca bir duygusal durum değil, aynı zamanda insanın…
8 YorumHünkar Beğendi’nin Yanına Ne Gider? Toplumsal Yapıların, Kültürel Pratiklerin ve Bireylerin Etkileşimi Üzerine Sosyolojik Bir Bakış Toplumsal Yapıları Anlamaya Çalışan Bir Araştırmacının Samimi Girişi Toplumların evrimini ve bireylerin bu yapı içindeki rolünü anlamaya çalışırken, bazen en sıradan görünen bir soru bile derin sosyolojik incelemelere yol açabilir. “Hünkar Beğendi’nin yanına ne gider?” sorusu, kulağa belki de yemekle ilgili basit bir soru gibi gelebilir. Ancak bu basit soru, aslında bir toplumun yemek kültürüne, toplumsal normlarına, cinsiyet rollerine ve kültürel pratiklerine dair çok önemli bir penceredir. Bu yazıda, Hünkar Beğendi’nin yanına ne gider sorusunun ötesine geçerek, bu tür bir yemek kültürünün toplumsal yapıları…
8 YorumKansızlık Tırnaktan Nasıl Anlaşılır? Bir Hikâyenin İçinde Sağlığın Sessiz İşareti Bazen bir insanın hikâyesi, kitaplardan öğrenebileceğiniz yüzlerce bilgiden daha çok şey öğretir. İşte bu yüzden sana bir hikâye anlatmak istiyorum. Belki kendinden bir parça bulursun, belki de sevdiğin birini hatırlarsın. Ama en önemlisi, bedenimizin bize gönderdiği küçük ama hayati sinyalleri bir daha asla göz ardı etmezsin. Elif’in Aynadaki Farkı Elif, her sabah işe gitmeden önce aynaya bakmayı alışkanlık haline getirmişti. Saçlarını düzeltir, rujunu sürer, gününe hazır hissederdi. Ama son haftalarda aynada onu rahatsız eden başka bir şey vardı. Ellerini her yıkadığında, oje sürerken ya da kahvesini tutarken… Tırnakları eskisi gibi…
8 YorumHululiye Mezhebi Nedir? İktidar, Toplumsal Düzen ve Siyaset Üzerine Bir Analiz Bir siyaset bilimcisi olarak, iktidarın ve toplumsal yapının nasıl birbirini şekillendirdiğini anlamaya çalışırken, bazen bir inanç sisteminin ya da mezhebin toplumsal düzeni nasıl etkilediğini merak ederim. Din ve siyaset arasındaki etkileşim, özellikle iktidarın meşrulaştırılması ve toplumsal düzenin tesis edilmesinde önemli bir rol oynar. Hululiye mezhebi, bu tür etkileşimleri ve ideolojik yapılanmaları derinlemesine incelememiz için ilginç bir örnek sunmaktadır. Bu yazıda, Hululiye mezhebini, güç ilişkileri, kurumlar, ideoloji ve vatandaşlık bağlamında ele alacak, aynı zamanda kadın ve erkeklerin toplumsal rollerinin bu dinamikleri nasıl şekillendirdiğini tartışacağım. Hululiye Mezhebi: Tanım ve Kökeni Hululiye…
4 YorumDiyabet Hastaları Kaju Yiyebilir mi? Toplumsal Bir Bakış Açısı Giriş: Bir Sosyolojik Araştırmacının Samimi Sorgulaması Toplumların yapılarını ve bireylerin bu yapılar içindeki rollerini anlamak, bazen küçük bir beslenme alışkanlığının bile ne kadar derin sosyal anlamlar taşıdığını gözler önüne serebilir. Diyabet gibi yaygın bir sağlık sorununun toplumsal etkilerini incelediğimizde, bireylerin sağlık tercihleri ve bu tercihlerle ilişkili toplumsal normlar arasındaki bağları keşfetmek çok önemlidir. Diyabet hastalarının kaju tüketip tüketemeyeceği gibi bir soru, yalnızca biyolojik bir mesele olmaktan çıkar, aynı zamanda toplumsal yapıların, kültürel pratiklerin ve cinsiyet rollerinin şekillendirdiği bir tartışma haline gelir. Diyabet ve Toplumsal Normlar: Sağlık, İyi Yaşam ve Kimlik Diyabet,…
8 YorumBüyüklere Saygı Nasıl Olmalı? Eğitimsel Bir Perspektif Bir eğitimci olarak, her gün öğrencilerime sadece bilgi aktarmakla kalmıyor, aynı zamanda yaşam becerileri, etik değerler ve toplumsal sorumluluklar konusunda da rehberlik ediyorum. Ancak hiçbir kavram, “saygı” kadar derinlemesine incelenmeye ve tartışılmaya değer değil. Saygı, bireylerin yaşamını şekillendiren en önemli sosyal değerlerden biridir. Büyüklere saygı, bu değerlerin bir parçası olarak toplumda önemli bir yer tutar. Bunu öğretmek ve toplumsal bağlamda nasıl uygulanması gerektiğini anlatmak, benim için hem zorlayıcı hem de dönüştürücü bir süreçtir. Peki, büyüklere saygı nasıl olmalı? Saygı sadece bir kelime ya da bir davranış biçimi midir, yoksa daha derin bir anlayış…
6 YorumKur’an’da En Büyük Günah Nedir? Toplumun Ahlaki Aynasında Bir Sosyolojik Okuma Bir sosyolog olarak, dinî metinlerin sadece teolojik değil, toplumsal birer belge olduğuna inanırım. Kur’an, yalnızca inananlar için bir kutsal rehber değildir; aynı zamanda toplumun değer sistemlerini, ahlaki yapısını ve insan ilişkilerinin biçimlenişini anlamamıza yardım eden bir metindir. “Kur’an’da en büyük günah nedir?” sorusu bu nedenle sadece bir inanç sorusu değil, aynı zamanda bir toplumsal analiz sorusudur. Çünkü her “günah”, bir toplumun neyi korumak istediğini ve neyi tehdit olarak gördüğünü gösterir. Toplumsal Düzenin Kutsal Temeli: Şirk Kavramı Kur’an’da en büyük günah olarak şirk — yani Allah’a ortak koşmak — tanımlanır.…
6 YorumHidiv Kasrı Hangi İlde? Tarihsel Kırılmaların ve Toplumsal Dönüşümlerin Sessiz Tanığı Bir tarihçi olarak geçmişe her baktığımda, yalnızca olayları değil; o olayların ardında saklı insan hikâyelerini görmeye çalışırım. Çünkü her yapı, her taş, her mimari detay aslında bir toplumun dönüşüm hikâyesini anlatır. Hidiv Kasrı da bu hikâyelerin zarif bir temsilcisidir. Sadece bir yapı değil, zamanın İstanbul’daki yankısıdır. Peki, Hidiv Kasrı hangi ilde? Cevap basit gibi görünse de, ardında karmaşık bir tarihsel dokuyu barındırır: Hidiv Kasrı, İstanbul ilinin Beykoz ilçesinde, Boğaz’ın kuzey yakasında yer alır. Ancak bu bilgi, hikâyenin yalnızca başlangıcıdır. Asıl mesele, bu yapının tarihsel bağlamını ve günümüze uzanan anlam…
8 YorumHeyecanı Nasıl Yazılır? Eğitim Perspektifinden Bir İnceleme Giriş: Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü ve Heyecan Bir eğitimci olarak, öğretim sürecinin ne denli dönüştürücü bir güce sahip olduğuna her zaman inandım. Öğrenme, sadece bir beceri kazandırma süreci değil; aynı zamanda kişisel gelişim, toplumsal değişim ve dünyayı daha iyi anlama yolculuğudur. Bu yolculukta heyecan, en önemli motivasyon kaynaklarından biridir. Ama heyecanı gerçekten nasıl yazabiliriz? Heyecanı yazıya dökme süreci, hem dilin gücünü hem de duyguların derinliğini birleştiren özel bir deneyimdir. Peki, heyecanı yazmak, sadece kelimeleri sıralamakla mı ilgilidir, yoksa bu süreci anlamak ve birleştirmek için daha derin bir yaklaşım mı gereklidir? Bu yazıda, heyecanı nasıl…
4 Yorum